Sümerler, insanlık tarihindeki en eski uygarlıklardan biri olarak kabul edilir. MÖ 3000’lerden itibaren Mezopotamya’da büyük bir medeniyet kurmuş, yazıyı icat etmiş ve gelişmiş bir şehir kültürü oluşturmuşlardır. Öte yandan, Yahudilik çok daha sonra, MÖ 2. binyılda İsrailoğulları’nın dini olarak ortaya çıkmıştır. Peki, bu iki topluluk arasında nasıl bir bağ vardır? Yahudi inançları, kutsal metinleri ve kültürel yapısı Sümerler’den nasıl etkilenmiş olabilir?
Mitolojik Bağlantılar
Sümer mitolojisi, Babil ve Asur kültürleri aracılığıyla Ortadoğu’daki pek çok inancı etkilemiştir. Yahudilik de bu etkiden muaf değildir. Yahudi kutsal metinlerinde yer alan bazı hikâyelerin, Sümer efsaneleriyle benzerlik gösterdiği düşünülmektedir.
1. Tufan Hikayesi: Nuh ve Utnapiştim
Tevrat’ta anlatılan Nuh Tufanı, Sümer ve Babil mitolojisindeki Gılgamış Destanı’nda yer alan tufan hikayesine oldukça benzer. Sümerler’in tufan efsanesinde, tanrılar insanları yok etmek için büyük bir sel gönderir, ancak tanrılardan biri bir insana (Utnapiştim) bir gemi yapmasını söyler. Tevrat’ta da Tanrı, Nuh’a bir gemi inşa etmesini emreder ve tufandan sonra geminin karaya oturduğu anlatılır. Bu paralellik, Yahudi kutsal metinlerinin Mezopotamya kültüründen etkilendiğini gösteren önemli kanıtlardan biridir.
2. Adem ve Havva’nın Hikayesi: Enki ve Ninhursag
Sümer mitolojisinde Enki ve Ninhursag arasındaki anlatılar, Tevrat’taki Adem ile Havva kıssasına benzetilir. Enki’nin yasaklı meyve yemesi, Ninhursag tarafından cezalandırılması ve sonrasında iyileştirilmesi gibi unsurlar, Yahudi yaratılış anlatılarıyla ortak temalar barındırmaktadır.
3. Kain ve Habil: Enkimdu ve Dumuzi
Tevrat’ta Kain çiftçidir, Habil ise çoban. Tanrı, Habil’in kurbanını kabul ederken Kain’inkini reddeder, bu da Kain’in Habil’i öldürmesine neden olur. Sümer mitolojisinde ise çoban tanrı Dumuzi ile tarım tanrısı Enkimdu arasında bir rekabet anlatılır. Bu iki hikâyenin, tarım ve hayvancılık arasındaki tarihi çatışmayı simgelediği ve Yahudi anlatısının Sümer kökenli olabileceği düşünülmektedir.

4. Babil Kulesi ve Dilin Bölünmesi
Tevrat’ta, insanlığın bir araya gelip Babil Kulesi’ni inşa ettiği ve Tanrı’nın dillerini karıştırarak onları cezalandırdığı anlatılır. Bu hikaye, Sümer ve Babil anlatılarında yer alan, tanrıların insanları aşırı güçlenmelerinden dolayı cezalandırdığı mitlerle benzerlik gösterir. Sümerlerde, insanların birlikte hareket edip tanrılara meydan okuması fikri sıkça görülür. Yahudi kutsal metinlerinde geçen Babil Kulesi hikayesinin, Mezopotamya’daki zigurat yapılarıyla ilgili olabileceği ve Sümer mitolojisinden esinlenmiş olabileceği düşünülmektedir.
Dilsel ve Hukuki Bağlantılar
Sümerce, bilinen en eski yazılı dillerden biridir ve Sami dilleriyle doğrudan bir bağlantısı yoktur. Ancak Mezopotamya’da uzun süre hüküm süren Sümerler, Akadlar gibi Sami kökenli halklarla iç içe yaşamışlardır. Akadlar, Sümer kültürünü benimsemiş ve Sümerce pek çok kelimeyi dillerine katmışlardır. Yahudiliğin kutsal dili olan İbranice de bir Sami dili olduğu için, bazı Sümerce kelimelerin dolaylı olarak İbraniceye geçmiş olabileceği düşünülmektedir.
Bunun yanı sıra, Sümerler’in hukuk sistemleri de Yahudi yasalarını etkilemiş olabilir. Ur-Nammu Kanunları (MÖ 2100) ve Lipit-İştar Kanunları (MÖ 1900), Mezopotamya’da bilinen en eski yazılı hukuk metinlerindendir. Daha sonra gelen Hammurabi Kanunları (MÖ 1750), Tevrat’taki Musa’nın On Emir’i ve diğer yasalarla bazı benzerlikler gösterir. Örneğin, “göze göz, dişe diş” prensibi hem Hammurabi Kanunları’nda hem de Yahudi hukukunda yer almaktadır.
Kültürel ve Tarihsel Etkileşimler
Sümerler doğrudan Yahudi halkının ataları değildi. Ancak Sümerlerin kültürel mirası, Babil ve Asur gibi sonraki Mezopotamya medeniyetlerine aktarılmıştır. Yahudiler, özellikle MÖ 6. yüzyılda Babil Sürgünüsırasında Mezopotamya’da uzun süre yaşamışlardır. Bu dönemde, eski Sümer ve Babil kültüründen etkilenmiş olmaları muhtemeldir.
Yahudi kutsal metinleri, bu kültürel mirastan tamamen bağımsız değildir. Sümerlerin oluşturduğu mitler, yasalar ve dilsel unsurlar, Babil ve Asur aracılığıyla Yahudi düşünce sistemine dolaylı olarak dahil olmuş olabilir.
Sonuç: Sümerlerin Mirası Yahudilikte Yaşıyor mu?
Yahudilik ve Sümerler doğrudan bağlantılı olmasa da, Sümerlerin mitolojisi, hukuku ve kültürü, Mezopotamya üzerinden Yahudi dinine ve kutsal metinlerine etki etmiş gibi görünmektedir. Özellikle tufan efsanesi, yaratılış anlatıları ve Babil Kulesi gibi hikâyelerde bu etkileşimler net şekilde görülebilir.
Bu durum, insanlık tarihindeki kültürel devamlılığın güzel bir örneğidir. Bir uygarlık yok olsa bile, onun fikirleri, mitleri ve yasaları farklı biçimlerde yaşamaya devam edebilir. Yahudi kutsal metinlerinde yer alan bazı anlatılar, Sümerler’den Babil’e, oradan da Yahudi toplumuna aktarılan ortak insanlık mirasının birer parçası olabilir.
Mezopotamya’nın kadim uygarlıkları arasındaki bu ilişkiler, tarih boyunca kültürel etkileşimlerin nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Sümerler, yazıyı icat eden, karmaşık mitolojiler geliştiren ve gelişmiş şehir kültürleri oluşturan ilk medeniyetlerden biri olarak, sadece Yahudiliği değil, pek çok dini ve kültürel yapıyı dolaylı olarak etkilemiş olabilir.
Kaynaklar
1. Bottéro, Jean. Mesopotamia: Writing, Reasoning, and the Gods. University of Chicago Press, 1992.
2. Kramer, Samuel Noah. History Begins at Sumer: Thirty-Nine Firsts in Recorded History. University of Pennsylvania Press, 1981.