Baba, Kral ve Tanrı: Ortadoğu’da Siyaset ve Psikoloji İlişkisi

Ortadoğu’daki siyaset ve toplumsal yapının karmaşıklığını anlamak için, sadece politikadan değil, aynı zamanda psikanaliz ve teolojiden de yararlanabiliriz. Toplumların yönetim sistemlerini şekillendiren temel dinamikler, bireylerin bilinçaltındaki “baba” ve “kral” algılarıyla yakından ilişkilidir. Bu yazıda, psikanalitik bir perspektiften hareketle Ortadoğu’daki kral-tanrı algısını ve bu algının siyaset üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.

Baba Figürü ve Kral Algısı

Freud’un psikanalitik teorisinde, baba figürü otoriteyi, yasayı ve düzeni temsil eder. Toplum düzeyinde bu figür, siyasi liderlere (örneğin krallara veya başkanlara) yansır. Bireylerin liderlere olan yaklaşımı – sevgi, korku, itaat ya da öfke – aslında bilinçdışındaki baba figürüne duydukları duyguların bir dışavurumudur.

Ortadoğu’da bu baba figürü ile siyasi otorite arasındaki ilişki daha da karmaşıktır. Kral ya da lider, sadece bir yönetici değil, aynı zamanda kutsal bir figür olarak algılanır. Bu durum, teolojiyle birleşen bir siyasi düzen yaratır. Kralın Tanrı’yla özdeşleşmesi ya da Tanrı’nın krallık kurumunu kutsaması, otoritenin sorgulanmasını neredeyse imkânsız hale getirir.

Kral ve Tanrının Birleşimi

Batı dünyasında “Tanrı” daha çok doğayla ve bireyin iç dünyasıyla ilişkilendirilirken, Doğu’da Tanrı devletle özdeşleşir. Devlet, kutsal bir yapı olarak görülür ve Tanrı’nın temsilcisi olarak algılanır. Bu anlayış, sadece teolojik değil, aynı zamanda siyasi bir altyapı yaratır.

Örneğin, Ortadoğu’daki birçok toplumda liderin eleştirilmesi, doğrudan kutsal değerlere saldırı olarak değerlendirilir. Bu durum, siyasi otoritenin sorgulanmasını zorlaştırır ve toplumsal değişimin önünde ciddi bir engel oluşturur. Ancak bu döngüyü kırmak, kral ve Tanrı algısına olan yaklaşımımızı değiştirmekle mümkündür.

Altyapı ve Üstyapı: Bilinçaltı ve Siyaset

Marx’ın “Altyapı, üstyapıyı belirler” sözü burada önemli bir bağlantı noktası oluşturur. Eğer altyapı, bireylerin bilinçaltındaki inançlar ve içselleştirilmiş değerlerse, üstyapı da bu değerlerin tezahürü olan siyasi ve toplumsal sistemdir. Ortadoğu’da altyapıyı oluşturan temel inançlardan biri, Tanrı ve devletin iç içe geçmiş yapısıdır.

Bu nedenle, toplumsal ve siyasi değişim ancak bu altyapının dönüşümüyle mümkündür. Tanrı’ya, devlete ve krallığa dair algılarımızı değiştirmedikçe, üstyapının (yani siyasi sistemin) değişmesi de mümkün olmayacaktır.

Türkiye’de Durum ve Çözüm Önerisi

Türkiye özelinde, siyasi liderlere karşı duyulan yoğun sevgi ya da nefretin, bireylerin bilinçdışındaki baba figürüyle bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Liderlerin “kurtarıcı” ya da “düşman” olarak algılanması, bireylerin baba figürüne yüklediği anlamlarla ilgilidir.

Bu algıyı değiştirmek, bireylerin kral ve sistem (krallık) kavramına olan bakış açısını dönüştürmekle mümkündür. Bunun için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bir yüzleşme ve sorgulama gereklidir. Özellikle, liderlere karşı duyulan duyguların kaynağını psikanalitik bir perspektiften ele almak, hem siyasi hem de toplumsal dönüşüm için önemli bir adımdır.

Sonuç

Ortadoğu’daki siyaset, teoloji ve psikanaliz arasındaki ilişki, bireylerin bilinçdışındaki baba-kral-tanrı algısıyla şekillenir. Bu algıyı dönüştürmeden, siyasi düzenin değişmesini beklemek zordur. Toplumsal bir dönüşüm için, sadece liderlere değil, aynı zamanda bu liderlerin dayandığı kutsal sistemlere ve inançlara yönelik de eleştirel bir bakış geliştirmemiz gerekir.

Tanrı’ya, devlete ve lidere olan bakış açımız değişmeden, ne altyapıda ne de üstyapıda gerçek bir değişim gerçekleşebilir.

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir